İsimsiz bir okuyucu, New York Times’tan bir haberden alıntı yapıyor: Müzikal performansın sonundaki sessizlik. Dramatik bir konuşmadaki duraklama. Arabayı kapattığınızda sessiz an. Hiçbir şey duymadığımız halde duyduğumuz şey nedir? Sessizlik mi algılıyoruz? Yoksa sadece hiçbir şey duymuyor ve bu yokluğu sessizlik olarak mı yorumluyoruz? “Sessizliğin Sesi”, Simon & Garfunkel’in en kalıcı şarkılarından biri için yapılmış felsefi bir soru ama aynı zamanda psikologlar tarafından test edilebilecek bir konu. Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı’nda Pazartesi günü yayınlanan bir makalede araştırmacılar, insanların sessizlikleri sesleri duydukları kadar algıladıklarını göstermek için bir dizi sonik illüzyon kullandılar. Çalışma, beynimizin sessizliği nasıl işlediğine dair bir fikir vermese de, sonuçlar insanların sessizliği yalnızca sesler arasındaki bir boşluk olarak değil, kendi “ses” türü olarak algıladıklarını gösteriyor.
Araştırmacılar, çevrimiçi olarak işe alınan insanları bir dizi ses illüzyonuyla test etti. İlk test, tek bir uzun sesi iki kısa sesle karşılaştırdı. Daha kısa olan iki sesin toplam süresi, daha uzun olan sesin toplamına eşittir. Ancak insanlar onları dinlediğinde, tek sesin daha uzun sürdüğünü algıladılar. Bu illüzyonu sessizliğe uygulamak için, [Rui Zhe Goh, a graduate student in cognitive science and philosophy at Johns Hopkins University] ve meslektaşları testi tersine çevirdi. Bilim adamları restoranların, kalabalık pazar yerlerinin, trenlerin veya oyun alanlarının seslerini kullandılar ve katılımcıların karşılaştırması için sessizlik parçaları eklediler.
Araştırmacılar, eğer insanlar sessizlikleri kendi ses türleri olarak algılıyorsa, sessizliklerin de seslerle aynı illüzyona tabi olması gerektiğini varsaydılar. Bir uzun sessizlik, iki kısa sessizliğin toplamından daha uzun olarak algılanmalıdır. Ancak insanlar sessizliği ses eksikliği olarak algılarsa, illüzyon var olmayabilir. Diğer testler, daha fazla ses illüzyonu üretmek için sessizliği farklı bağlamlara yerleştirdi. Dinleyiciler, test ettikleri her durumda, tıpkı daha uzun bir ses yanılsaması algılayacakları gibi, bir sessizlik döneminin daha uzun olduğu yanılsamasını algıladılar. […] Araştırmacılar, insanların beyinlerinin sessizliğe nasıl tepki verdiğini incelememiş olsalar da, Mr. Goh, mevcut araştırmaların, bazı nöronların ve nöral süreçlerin sessizlik algısına dahil olduğu fikrini desteklediğini öne sürdü. Ve sessizliği algıladığımızı bilmek sessizliği çok, ee, daha yüksek yapar: “Sessizlik gerçek bir deneyimdir,” dedi Bay Goh. Belki de sessizliğin “seslerini” duyabildiğimizi öğrendiğimizde, hepimiz sessiz anlara daha fazla dikkat edeceğiz.