Çin lideri Xi Jinping, “eski dostu”, eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ı Pekin’de karşıladı.
Perşembe günkü ziyaret, ABD ve Çin’in tankçılık ilişkilerini giderek daha fazla iyileştirmeye çalıştığı sırada geldi. 100 yaşındaki Kissinger, Soğuk Savaş sırasında 1970’lerde iki ülkenin ilişkileri normalleştirme müzakerelerinde etkili oldu.
Devlet medyasına göre Başkan Xi, Perşembe günü Kissinger’a “Çin halkı dostluğa değer veriyor ve eski dostumuzu ve Çin-ABD ilişkilerinin geliştirilmesine ve Çin ile Amerikan halkları arasındaki dostluğun güçlendirilmesine olan tarihi katkınızı asla unutmayacağız” dedi.
Xi, “Bu sadece iki ülkeye fayda sağlamadı, aynı zamanda dünyayı da değiştirdi” dedi. “Çin ve ABD bir kez daha yol ayrımında ve her iki taraf da bir kez daha seçim yapmak zorunda.”
ABD’de tartışmalı olsa da Kissinger, Çin’de oldukça saygın bir figür olmaya devam ediyor. Bu saygı, gezi sırasında tam olarak sergilendi ve ABD İklim Elçisi John Kerry’nin Çarşamba günü sona eren ziyareti sırasında aldığı resepsiyonla tezat oluşturuyordu.
Temmuz başında Çin’i ziyaret eden Kerry ve ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Pekin’deyken Xi ile görüşmedi. Ancak şu anki ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Çin lideri Haziran ayında Pekin’i ziyaret ettiğinde onunla görüştü.
Salı günü Kissinger, Çin Savunma Bakanı Li Shangfu ile de görüştü. Li’nin şu anda Rusya ile birlikte yürüttüğü silah satışları nedeniyle ABD’yi ziyaret etmesi yasak. Pekin, Li’nin Haziran ayında Singapur’da yapılacak bir zirvenin oturum aralarında ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile görüşme davetini reddetmişti.
Çin savunma bakanlığı yaptığı açıklamada, Li’nin Kissinger’ın ABD-Çin ilişkilerinin açılmasında oynadığı rolü övdüğünü söyledi. İkili ilişkilerin “Amerikan tarafında Çin ile yarı yolda buluşmak istemeyen bazı insanlar” nedeniyle son zamanlarda düşük bir noktaya ulaştığını da sözlerine ekledi.
ABD ve Çin, son yıllarda bir dizi sorunun iki ülke arasındaki gerilimi artırdığına tanık oldu.
Bu çekişme noktaları arasında Tayvan, Pekin’in kendisine ait olduğunu iddia ettiği kendi kendini yöneten ada ve Çin’in Doğu Çin Denizi ve Güney Çin Denizi’ndeki askeri eylemleri yer alıyor.
Washington ayrıca, Pekin’in Hint-Pasifik bölgesinde artan “iddialılığı” ile ilgili endişelerini dile getirdi ve iki ülke, tedarik zincirleri ve kritik teknolojilere erişimi sınırlama çabaları konusunda ekonomik anlaşmazlıklara girdi.
Dönemin Meclis Başkanı Nancy Pelosi, Ağustos 2022’de Tayvan’ı ziyaret ederek onu 25 yıl içinde adayı ziyaret eden en yüksek rütbeli ABD yetkilisi yaptığında gerilim daha da alevlendi. Çin, gezisine birkaç diyalog hattını askıya alarak ve Tayvan yakınlarında askeri tatbikatlar düzenleyerek yanıt verdi.
Bu yıl, Washington’un ABD üzerinde sürüklenen bir Çin gözetleme balonu olarak tanımladığı şey üzerine diplomatik bir tartışma patlak verdiğinde, ilişkiler bir kez daha gerginleşti. Nihayetinde düşürülen balon üzerindeki sürtüşme, Blinken’in planladığı Pekin gezisini ertelemesine neden oldu, ancak Çin uçağın casusluk için kullanıldığını yalanladı.
İlişkileri geliştirmeye yönelik son çabaların ortasında, ABD ve Çin, ılımlı bir başarıyı selamlarken, iletişimi açık tutma gereğini vurguladılar.
Kissinger’ın kişisel olarak gerçekleştirilen ziyareti, her iki tarafın da ilişkilerinden ne istediği konusunda daha samimi bir tartışma fırsatı sunabilir.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller Salı günü gazetecilere verdiği demeçte, Kissinger’ın “ABD adına değil, kendi iradesiyle” nitelediği ziyaretinin yetkililerin farkında olduğunu söyledi.
Geçmişte düzenli olarak yaptığı gibi, bir noktada buradaki yetkililere konuşmaları hakkında bilgi verirse şaşırmayacağını da sözlerine ekledi.
1971’de Kissinger gizlice Pekin’e uçtu ve Çin’in komünist hükümetiyle ilişkilerin ısınmasını başlattı. ABD’nin o zamanlar tecrit edilmiş olan ülkeye yönelik teklifleri, Çin’in bir imalat gücü merkezi ve dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olarak nihai yükselişine katkıda bulundu.
Kissinger daha sonra, 1975’te sona eren Vietnam Savaşı’nda ateşkese yol açan müzakereler nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
Yine de bazı eleştirmenler, Kamboçya ve Laos’taki gizli bombalama kampanyalarındaki rolü, Şili ve Arjantin’deki darbeleri desteklemesi ve Bangladeş’in 1971 bağımsızlık savaşı sırasında Pakistan tarafından işlenen toplu zulmü görmezden gelmesi nedeniyle onu bir savaş suçlusu olarak görüyor.